Sosyal medya aracılığı ile duyduğumuz ve yaratılan kamuoyunun ardından yazarının tutuklandığı (yazı eklendiği tarihte henüz hükmüne karar verilmedi) Gül ve Düşün kitabından yola çıkarak toplumdaki çocuk kavramına dair Hürriyet'e yazdım...
Gün geçmiyor ki çocuklarımızın pür zihinlerine ve duygularına kast edilmesin…
Kendi iktidarını hissetmek için verilen cezalar ve tehditler mi ararsınız, kendi ihtiyacını görmek için işe koşmalar mı ararsınız, kendi cebini doldurmak için çocukların sağlığı ile, duyguları ile oynamalar mı ararsınız, kendi cinsel fantezisini çocukların ya bedenine ya zihnine kusmalar mı ararsınız, hepsi var.
Malzeme: Çocuk. Neden çocuk? Çünkü kandırılmaya müsait, aklı yetişkin kadar ermez, hin fikirliyi seçemez ve ona karşı koyabilecek hiçbir gücü yoktur. Evet, çocuk böyle bir varlık fakat bu, biz yetişkinlere çocuğu suistimal kapılarını açmamakla birlikte çocuğu koruma açısından daha büyük bir ahlaki sorumluluk getiriyor.
Çocuğa yönelik istismar sadece cinsel olmaz. Duygusal da, fiziksel de, zihinsel de olabilir… Ekran ile baş başa bırakılmış çocuk ailesi tarafından ihmal yoluyla istismar edilmekte, ekranda oyun/çizgi film üretici tarafından maruz bırakıldığı içerik ile duygusal ve zihinsel istismara uğramaktadır. Her gün yeni bir dijital oyun karakterinden korktuğu için, pornografik görüntülere maruz kaldığı için başvuran danışanlarımız var. Çocuğa sunulan, pazarlanan, kullanıma açılan ürünlerin, tanıtım ve pazarlama şekillerinin büyük bir özen ve titizlik ile ele alınması gerekmektedir.
Çocuklara şimdiye dek sadece ürüne ulaşmanın önemli olduğu yönünde eğitimler verildi. Ulaşabildiği ürünün kendisine uygunluğunu, güvenilirliğini nasıl test ve ayırt edeceği öğretilmedi, öğretilmemekte. Ancak uygunsuz içeriğe maruz kaldıktan sonra uzmanlar ile buluşabilen çocuklara müdahale ediliyor. Aileler de çocuklarına nasıl ürünler seçeceklerini bilmiyorlar çünkü çocuk denen varlığa nasıl bakılır bilinmiyor.
Su yüzüne çıkan yakın bir örnek olarak “Gül ve Düşün” kitabı…
Kitabın kapağı ve başlığı anne babalara çalışıyor, içeriği ise yazarın karanlığını bakir olana kusma ve haz alma çabasına.
Çocuğun varlığı; sadece sapkının, sapığın kendisinin akıldan uzak ve ilkel cinsel fantezilerini gömüp kendi sapıklığını, sapkınlığını meşrulaştırmaya çalıştığı bir mecra.
Çocuğun varlığına saygı duymadan, ‘aman okusun da ne okursa okusun’ , ‘kitap işte, satalım, o alışveriş yaptığı için yetkin hissetsin, biz de 3-5 para kazanalım’ çarkları içinde ezilip giden çocuk.
Çocuk kavramının toplumumuzca bir kez daha düşünülmesi ve gereken hakkın verilmesinin zamanının geldiğini görüyoruz. Daha fazla çocuk bireyin zedelenmemesi, geleceğin güven ile inşa edilmesi için her birimize görev düşüyor. Çocukları bilinçlendirmeli ve onlara daha fazla kulak vermeliyiz.
https://www.hurriyet.com.tr/aile/su-yuzune-cikan-rezalet-bir-ornek-daha-gul-ve-dusun-41597719
